Nikola Tesla 1856’da Avusturya İmparatorluğu’nda, şu an Hırvatistan sınırları içinde bulunan Smiljan’da doğdu. Buradan Yeni Dünya metropolünün parlak ışıkları için ayrıldığında henüz genç bir adamdı.

New York’a, ünlü mucit ve iş insanı Thomas Edison’un yanında çalışmak için 1884 yılında gitti. ABD’ye tam da doğru zamanda gelmişti. Dünya gelişiyordu ve daha fazla enerjiye ihtiyaç vardı. Bu nedenle elektriği güç makinelerine ulaştırarak ışıkları yakmanın en etkili yolunu bulmak için bir yarış başlamıştı.

Amerikalı bir girişimci ve mühendis olan George Westinghouse ile Tesla’nın patronu Thomas Edison arasında, elektrik iletimi için alternatif akımın (AC) mı yoksa doğru akımın (DC) mı kullanılacağını belirlemek için doğan bir savaş vardı. Thomas Edison’un şirketi, tek bir voltajda yalnızca tek yönde ve kısa mesafelerde akan doğru akıma yatırım yapıyordu. Ancak alternatif akım birden fazla yönde akar, daha uzun mesafelere ulaşabilir, gerilimler yükseltilebilir veya azaltılabilir. Daha uzağa gidebildiği için gücü daha fazla yere taşıyabilir.

Tesla’nın biyografisini yazan araştırmacılardan Mark Cypher, BBC Witness isimli tarih podcastine “Bu, at arabasını jet uçağıyla karşılaştırmak gibi bir şey” diyor. Tesla New York’a cebinde bir ‘jet uçağı’yla geldi. Avrupa’da hali hazırda AC ile ilgili deneyler yapıyordu ve 1883’te ilk indüksiyon motorunu bir araya getirmişti. Ancak Edison, doğru akım iletimi konusunda ısrar etti ve ikisi ayrıldı. Aradan çok geçmeden Westinghouse, Tesla’nın alternatif akım trafoları ve motorları sisteminin patent haklarını satın aldı. Tesla’nın tasarımı, enerjiyi uzun mesafelere, uygun maliyetli bir şekilde iletebildi ve bugün hala kullanılıyor. Belgrad’daki Nikola Tesla Müzesi’nin küratörü Ivana Zoriç BBC’ye “Hala alternatif akım kullanıyoruz, elektrik enerjisinin üretim ve nakliye süreci hala Tesla’nın fikirlerine dayanıyor” diyor.

Gerçekten de, elektrik enerjisi üretimi, iletimi ve dağıtımı için hala önde gelen yöntem Tesla’nın sistemi ve günümüzün elektrikli cihazlarının çoğu onun icatlarından birine dayanıyor.

Tesla 1891’de, Tesla bobinini icat etti. Bu, elektriği kablosuz olarak iletmeye yarıyordu.

Bugün hala radyo ve televizyon dahil elektronik cihazlarda kullanılıyor. İki yıl sonra Tesla ve Westinghouse, Avrupa’nın Amerika’yı keşfinin 400. yıl dönümünü kutlayan Chicago’daki sergiyi aydınlatmaktan sorumluydu. O gün, Tesla bir yıldıza dönüştü.

Zoriç, “İnsanlar icadının ne kadar güçlü olduğunu anlayınca Tesla’ya Niagara Şelalesi’nde bir elektrik santrali kurma işi verildi” diyor. Tesla, dünyanın ilk hidroelektrik santralini inşa edecekti ve onu inşa etmek için kullanılan on üç patentten dokuzuna sahipti. Tesla kısa sürede kendi laboratuvarını kurdu ve kablosuz iletişim ile enerji iletimi alanında deneyler yapmaya başladı.

Tesla kablosuz sinyal iletimini denemeye başladığında dünya mesajları kablolarla ulaştırıyordu. En büyük hedefi dünya çapında iletişim sağlamaktı. Herkesin, her yerde erişebileceği, küresel video ve ses iletişimini mümkün kılacak bir kablosuz sistem üzerine çalışıyordu.Ama ona 1890’ların başından beri bütçe sağlayan Amerikalı J.P. Morgan desteğini geri çekti. Klause, “Ne yazık ki, en büyük hayali gerçekleşmedi, ne kendisi ne de teknoloji o noktadaydı ” diyor.

Tesla, çeşitli başka projeler üzerinde çalışmaya devam etti, ancak çoğu zaman fonu yoktu. Bilim ve mühendisliğin birçok insanı içeren bir işbirliğine dayandığını anlayamadığı için fikirlerinin çoğu sadece notlarda kaldı.

Tesla 1943 yılında New York’ta, hayatının son 10 yılını geçirdiği otel odasında öldü. Onun keşiflerinin, planlarının, çizimlerinin ve fotoğraflarının olduğu Nikola Tesla Müzesi dört yıl sonra burada açıldı.1956’da manyetik alanların gücünü ölçmek için kullanılan birime Tesla adı verildi. Sırbistan ve Hırvatistan’da Tesla’nın fotoğrafı paralara basıldı; ismi okul, sokak, havaalanlarına verildi. Yenilikçi otomobil üretmek için yola çıkan Tesla şirketi onun adını aldı ve 2018’de SpaceX Tesla keşif aracını Mars’a gönderdi.