
Sanat dünyasının eşsiz bir dehası olarak kabul edilen Pablo Ruiz Picasso, 1881 yılında İspanya’nın Malaga kentinde dünyaya geldi. Anne ve babası, Maria Picasso Lopez ile Jose Ruiz Blasco idi. Picasso’nun hayatının ilk on yılı, Malaga’da huzurlu bir şekilde geçti. Ancak 1890 yılından sonra aile ekonomik zorluklarla karşı karşıya kaldı ve 1891 yılında La Coruna’ya taşındı. Malaga’da geçirdikleri hareketli günlerin yerini daha sakin bir hayat aldı. Daha sonra aile, 1895 yılında Barcelona’ya taşındı.
Picasso’nun sanatla tanışması, La Guarda Enstitüsü’nde başladı. Ancak hiperaktif bir çocuk olan Picasso, derslere olan ilgisizliği nedeniyle sık sık okula gitmek istemedi. Sanata olan yeteneği küçük yaşlarda fark edildi ve bu yetenek özellikle ressam babası Jose Ruiz Blasco’dan aldığı ilk derslerle gelişti. 1892 yılında enstitüdeki eğitiminin yanı sıra babasının atölyesinde resim dersleri almaya başlayan Picasso, babasının eserlerini inceleyerek ilk sanatsal çalışmalarına adım attı.
Barcelona’ya taşınmalarının ardından Picasso, aynı zamanda babasının öğretmenlik yaptığı La Llotja Güzel Sanatlar Akademisi’nde eğitimine devam etti. Ancak eğitimini yarıda bırakarak bir arkadaşı olan Josep Cardona Santiago’nun küçük atölyesinde çalışmaya başladı.

1917 yılında, Picasso Rus Balesi’nin dekor ve kostümlerini tasarladığı sırada bir balerin olan Olga Koklov ile evlendi. Bu evlilikten 1921 yılında oğulları Paulo dünyaya geldi. Picasso, uzun ve başarılı bir yaşamın ardından 8 Nisan 1973’te hayata veda etti.
SANAT HAYATI VE ESERLERİ
Sanat hayatı boyunca, Picasso modern sanata yeni bir bakış açısı kazandıran eserler üretti. Sanat kariyeri çok genç yaşlarda başladı. Hatta 16 yaşında Madrid’deki Ulusal Güzel Sanatlar Sergisi’nde “Bilim ve Merhamet” adlı eseriyle onur ödülü kazandı. Picasso, sadece ünlü bir ressam değil, aynı zamanda heykel, seramik ve tiyatro tasarımları da yaptı. İlk kişisel sergisini 1900 yılında Els Quatre Gats’da açtı ve aynı yıl Paris’e giderek Dünya Fuarı’nı ziyaret etti. Louvre Müzesi’nde sergilenen “Ultimos Momentos-Son Anlar” adlı tablosu bu dönemin önemli eserlerindendi.

Picasso’nun heykel yeteneği de 1950’lerden sonra tanındı. Örneğin, 1906 yılında yaptığı “Fernande’nin Başı” adlı heykeli dikkat çeken çalışmalardan biriydi. Sanatının erken dönemlerinde, maddi zorluklar ve arkadaşı Casagemas’ın intiharı gibi zorluklar yaşadı. Bu dönemde melankolik eserlere imza atarken, arkadaşının ölümünün ardından “La Cebaza de Casagemas” (Casagemas’ın Baş), “Muerto de Casagemas” (Casagemas’ın Ölümü) ve “Enttierro de Casagemas” (Casagemas’ın Gömülüşü) gibi eserler yarattı.

Picasso, Paris’te bulunduğu dönemde birçok Harlequin (cambaz) figürünü resmetti. Daha sonra eserleri, canlı renklerin hakim olduğu ve anıtsal doğal formların yer aldığı eserlere evrildi. Picasso’nun sanatında bir dönüm noktası, klasik Mısır sanatına olan ilgisinin arttığı dönemdir.
Aynı zamanda, İspanya’nın özgürlük mücadelesini destekleyen Picasso, eserlerinde köklerine ve vatanına duyduğu saygıyı da yansıttı. “Guernica” gibi eserleriyle ülkesine olan bağlılığını açıkça ifade etti.

Picasso’nun kendi yaşamını ve sanatını şu sözlerle özetlemesi belki de en iyisi: “Başkaları kendi yaşam öykülerini yazar, bense resim yaparım. Bitmiş olsa da olmasa da tablolarım günlüğümün sayfalarıdır, böyle oldukları için değerlidirler. Gelecek, tercih ettiği sayfaları seçecektir. Seçmek bana düşmez.”
İLGİNÇ BİR BİLGİ
İsmi çeşitli aile üyeleri ve dini figürlerden ilham alınarak konulan Picasso’nun tam ismi 23 kelimeden oluşmaktadır: Pablo Diego José Francisco de Paula Juan Nepomuceno María de los Remedios Cipriano de la Santísima Trinidad Martyr Patricio Clito Ruíz y Picasso.